LutfenBekleyin
“Geliyorlar... İşte... Resûlullah geliyor!” haberi ile Medine ayağa kalktı. ...
Devamını Oku
Her mücâhidin en az dört müşrikle çarpıştığı Uhud Gazâsında harp iyice şiddetlenmişti. Bu ölüm-kalım mücadelesinde bir ara Allah’ın arslanı Ali “kerremallahü vecheh”, Efendimizi göremez oldu. Bir taraftan dövüşürken, bir taraftan da O’nu arıyor ve düşünüyordu: ...
Devamını Oku
Kalbi mühürlü nasipsiz Ebû Cehil, katmerli öfkeler içindeydi. Bu sebeple yeni Müslüman olmuş herkese koşarak bu mesut kimse zengin biri ise, “Seni batırırız, servetini yok ederiz” diyerek; şeref ve itibarı yüksekse, “Seni rezil eder, halkın içine çıkamaz hâle getiririz” diyerek; fakir, köle, kimsesizse önce tehditle; netice alamayınca işkencelerle İslâm dîninden koparmaya uğraşırdı. ...
Devamını Oku
Evet Uhud bir muazzam imtihan. Sıkıntılara sabır ve Resûlullah’a bağlılık imtihanı. Şu hâdiseyi değil bir kadın, en yiğit yürekli bir erkek bile nasıl yaşar? Aşkolsun böyle parlak îmân ve tevekkül sahiplerine. ...
Devamını Oku
Meşhur ismi Rümeysâ olmakla birlikte isminin Gumeyrâ, Rumeyle, Uneyfe veya Rumeyse olduğu da rivâyet edilmiştir. Ümmü Süleym künyesi ile meşhur olmuştur. ...
Devamını Oku
Peygamber efendimiz ve şanlı sahâbîler Uhud harbinden dönmüş, Medine’ye giriyorlardı. Kadın ve çocuklar yollara dökülmüş, gâzîleri karşılıyorlardı. Kebşe Hâtun da düşmüştü yollara. ...
Devamını Oku
Devsli muhacir hanım sahâbîlerden olan Ümm-i Şerik, kendisiyle birlikte hicret edecek bir arkadaş bulamamıştı. Medine’ye giden bir yahudî ailesine katıldı. Yolculuk esnasında suyu tükendi. Yahudî ailenin yanında su vardı. Fakat yahudî, Ümm-i Şerik’e, dininden dönmedikçe su vermeyeceğini söyledi. Hanımına da, “Ona su verirsen fena yaparım” diye tehdit etti. ...
Devamını Oku
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz, Hala Sultan olarak tanınan Ümm-i Hirâm’ın “radıyallahü anhâ”, Medine-i Münevvere’deki evine teşrif etmiş ve istirahat için uyumuştu. Bir müddet sonra Peygamber efendimiz gülümseyerek uyandılar. Bunun üzerine Ümm-i Hirâm “radıyallahü anhâ”, ...
Devamını Oku
Nefîse binti Hasen, zühd ve takvâsı, kerem ve cömertliği ile meşhûr hanım evliyâdan olup Hazret-i Ali’nin dördüncü göbekten torunudur. 145 (m. 762) senesinde Mekke-i mükerremede doğdu. Annesi, Lübâne binti Abdullah bin Abbâs bin Abdülmuttalib’dir. 208 (m. 823)’de Mısır’da, Kâhire şehrinde vefât etti. Seyyidet Nefîse, İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık’ın oğlu İshâk-ı Mu’temen (rahmetullahi aleyh) ile evlendi. Bu evlilikten Kâsım ve Ümmü Gülsüm isminde iki çocukları oldu. ...
Devamını Oku
Tâbiîn devrinde yetişen büyük hanım evliyâlardan. Dünyâya düşkün olmaması ve ibâdetleriyle meşhur zâhide bir hanımdır. Babasının adı İsmâil olup, üç kızı vardı. Bir kızı daha doğunca adını Râbia (dördüncü) koydu. ...
Devamını Oku
Sene 1915... Sonbaharın serin yağışlı günlerinden biri. Birinci Dünya Harbi bütün cephelerde devam ediyor. Vatanın her tarafında barut ve kan kokusu var... ...
Devamını Oku
Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.
Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.