Hatâ ile bozularak, meselâ abdest alırken boğazına su kaçmak.

Boğazına kar, yağmur kaçmak.

Tehditle, zorla orucu bozulmak.

Taharetlenirken içeriye su kaçmak.

Burnuna sıvı ilaç koymak.

Burnuna kolonya çekmek.

Ud ağacı ve anber ile tütsülenip dumanını çekmek.

Uyku hâlinde bir şey yemek.

Kulağın içine yağ ve ilâç damlatmak.

Derideki yaraya konan ilâcın içeriye girmesi.

Vücudun herhangi bir yerine iğne ile ilâç şırınga etmek.

İsteyerek, zorlayarak ağız dolusu kusmak.

Dişi kanayan veya diş çektiren bir kimsenin ağzındaki kanı yutması, veyahut tükürükle müsavi (eşit) miktarda karışık kanı yutmak.

Uyurken ağzına su akıtmak.

Boğazına huni ile bir şey akıtmak.

Ramazanda sabaha kadar niyet etmeyip, sonra bir şey yiyip içmek.

Fecir olduğunu, yâni imsâk vaktinin bittiğini bilmeden yiyip içmek.

Güneş battı zannederek orucu bozmak.

Geceden dişleri arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak. Nohuttan küçük ise bozmaz.

Oruçlu olduğunu unutarak yiyip-içmeye devam etmek, eğer orucunun bozulmadığını bildiği hâlde yiyip içmeye devam ederse keffaret de lâzım gelir.

İhtilâm olduktan sonra orucunun bozulduğunu zannederek yiyip içmeye devam etmek, bozulmadığını bilerek yiyip içerse keffaret de gerekir.

Ağrıyan dişini morfin vurdurarak çektirmek zorunda kalan kimse, orucu bozulduğu için yiyip içerse, sadece kazâ icâp eder.

Seferde iken ikâmete niyet edip, sonra yiyip içmek.

Mukim iken sefere (yolculuğa) çıkınca yiyip içmek.