—  Yâ Muâz! Ben sana bir şey anlatacağım, bunu muhafaza edersen, sana faydası dokunur. Muhafaza etmezsen, Allah katında bir hüccetin olmaktan çıkar. Ey Muâz, Allahü teâlâ yer ve gökleri yaratmadan önce yedi melek yarattı, sonra gökleri yarattı. Her gök için bu meleklerden bir kapıcı ayırdı. Onların her birini azametle bürüdü. Hafaza melekleri, güneş gibi ziya saçtığı hâlde, kulun amelini göklere çıkarırlar. Birinci kat göğe çıktıkları zaman, ameli tezkiye ederler, temizleyip çoğaltırlar.

Birinci kat gökteki kapıcı melek der ki:

—  Bu ameli götürün de sahibinin suratına çarpın. Zira ben gıybet ile vazifeliyim. Gıybet edenlerin amelini buradan ileri geçirmememi Rabbim bana emretmiştir.

Sonra melekler başka birinin amelini getirir, tezkiye edildikten sonra, ikinci kat göğe çıkarırlar. Orada riya ile vazifeli kapıcı melek der ki:

—  Götürün bu ameli sahibinin suratına çarpın. Zira o, amelinde gösteriş yapardı. Riya ile karışık amelleri buradan ileri geçirmememi Rabbim bana emretmiştir.

Sonra başka birinin daha parlak bir amelini birinci ve ikinci kat göklerden geçirdikten sonra üçüncü kat göğün kapısındaki melek der ki:

—  Bu ameli götürün sahibinin suratına çarpın. Ben kibre müvekkel (vazifeli) bir meleğim. Büyüklük taslayanların amelini buradan ileri geçirmememi Rabbim bana emretti. Bu adam meclislerde kibreder.

Sonra daha parlak başka amelleri dördüncü kat göğe çıkarırlar. Namaz, oruç, hac ve zekât gibi çeşitli ibâdetler, inciler gibi parlak bir vaziyette gelirler. Buradaki kapıcı melek der ki:

—  Götürün bu amelleri sahibinin suratına çarpın. Ben ucb’a müvekkel meleğim. Bu adam kendini beğenen, ucub sahibi bir kimsedir.

Yine hafaza melekleri başka bir ameli beşinci kat göğe kadar geçirirler. Bu amel, süslenmiş bir gelin gibi kapıdayken müvekkel melek der ki:

—  Ben haset meleğiyim, bunun sahibi çok hasetçi bir insandır. Çekememezliğinden dolayı herkesin yaptığını yapar. Rabbim hasetçinin amelini ileri geçirmememi bana emretti. Götürün de bu ameli onun suratına çarpın.

Başka bir ameli altıncı kat göğe kadar yükseltirler. Oradaki kapıcı melek der ki:

—  Bu ameli götürün de sahibinin suratına çarpın. Çünkü, “O merhametsiz bir insandır. Felâkete uğrayan, darlığa düşen ve sıkıntılara maruz kalan kimselere asla acımaz. Ben rahmet meleğiyim, merhamet etmeyenlerin amelini buradan ileri geçirmememi Rabbim bana emretmiştir.”

Sonra başka bir kulun namaz, oruç, infak, cihad ve vera’ gibi amellerini gök gürültüsü gibi ses ve güneş gibi ziyası olduğu hâlde üç bin melek yedinci kat göğe kadar yükseltirler. Orada rıza-i ilâhî ile vazifeli kapıcı melek der ki:

—  Götürün bu ameli, onun suratına çarpın, azalarına vurun, kalbini bu ameller ile mühürleyin. Zira Allah rızası için olmayan amelleri buradan ileri geçirmemeği Rabbim bana emretmiştir. Hangi bir amel, halis olarak Allah rızası için yapılmazsa riyadır. Mürâinin amelini Allah kabul etmez.

Sonra başka bir kulun namaz, oruç, zekât, hac, ömre, güzel ahlâk, tefekkür ve zikir gibi gibi amellerini göklere yükseltirler. Her kapıdan geçer, her gökdeki melekler onu teşyi eder, uğurlarlar. Perdelerin hepsini aşar ve Allahü teâlânın huzuruna yükselirler, yalnız Allah rızası için halis amel olduğuna şehâdet ederler.

Allahü teâlâ: “Siz kulumun amelinin koruyucusunuz, ben ise murakıbım. O, bu amel ile beni murat etmedi, başkasına gösteriş yaptı. Benim lanetim onun üzerine olsun” buyurur.

Meleklerin hepsi bu tel’ine iştirak eder, katılırlar. Yer ve gökler onu tel’in ederler.