LutfenBekleyin
O sırada Tüster şehri, Müslüman Mücahidlere teslim olmamak için çok direndi.
Fakat sonunda meşhur kumandanları Hürmüz, her şeyin bitmek üzere olduğunu farketti. İslâm Başkumandanına bir teklifte bulundu:
— Eğer beni “Sağ olarak” Halifenizin huzuruna götürürseniz, şehri teslim ederim! dedi. Teklifi kabul edildi.
Tüster şehri teslim alındı.
Hürmüz de, ganimetlerle (savaş kazançlarıyla) birlikte; Halife’ye yollandı. O’nu ve ganimetleri götüren, Hazret-i Enes bin Mâlik ve bir arkadaşıydı.
Medineye giderken, Hürmüz’e en süslü ve yaldızlı elbiseleri giydirdiler. Sokaklardan geçirilirken Müslümanlar hem şükrediyor, hem de ibret alıyorlardı.
Nihayet Hazret-i Ömer’in huzuruna vardılar.
Enes Bin Mâlik hazretleri, kısaca vaziyeti arzetti. Ganimetleri takdim etti (sundu). Halife komutana:
— Konuş bakalım... Bize ne söyliyeceksin? dedi.
Hürmüz:
— Ölecek miyim, kalacak mıyım? diye mırıldandı.
Oradakiler hayretle “ne demek istiyorsun?..” gibilerden, yüzüne bakınca:
— Çünkü öleceksem başka, kalacaksam başka türlü konuşacağım, dedi.
O zaman Hazret-i Ömer:
— Konuş sana zarar gelmez, buyurdu. Tüster şehrinin mağrur kumandanı ferahladı ve şunları söyledi:
— Ey büyük halife! Cenâb-ı Hak, siz Araplar ile biz İranlı’ları, serbest bıraktığı günlerde, bizler bazılarını “köle” olarak kullanıyorduk. Sizleri öldürüyor ve mallarınızı zorla elinizden alıyorduk... Ne zaman ki Yüce Allah size, “Peygamber Muhammed aleyhisselâmı” yolladı. Sizinle beraber oldu; işte o zaman bizim üstünlüğümüz sona erdi.
Bu sözleri duyan Halife, biraz düşündü. Sonra arkadaşına danıştı.
— O’nu ne yapalım? Ne tavsiye edersin?
Hazret-i Enes cevap verdi:
— Ey Mü’minlerin Emiri! O’nu öldürmenizi tavsiye etmem. Çünkü arkasında, büyük bir düşman kalabalığı bıraktı. Belki galeyana gelirler de, tekrar Müslümanlara saldırırlar.
Hazret-i Ömer:
— Fakat onlar Resûlullah’ın en kıymetli arkadaşlarını (Eshâbını) şehid ettiler. Ben de O’nu sağ bırakmaktan utanıyorum! diye söylendi.
O zaman Hazret-i Enes, şunları ilâve etti:
— Fakat yâ Ömer! O’nu öldürmemen gerekir. Çünkü “Konuş! Sana zarar gelmez..” demiştiniz...
Halife bunun üzerine:
— Sana herhâlde bir şeyler verdi ki, böyle konuşuyorsun! diye çıkıştı. Sonra da:
— O adamın sana bir şey vermediğine dair, şahit isterim. Yoksa ondan önce, gerekeni sana yapacağım, dedi.
Hazret-i Ömer’in şakası olmadığını bilen Hazret-i Enes, çıkıp şahit aradı. İran seferine katılan sahâbelerden yolda rastladığı Zübeyr bin Avvam hazretleri kendisini dinledi. Sonra da Halifeye gelip, şahitlik etti. Hazret-i Zübeyr Sevgili Peygamberimizin halasının oğlu ve “Cennetle müjdelenmiş on büyük Müslümandan” biri idi. O’nun şahitliği sayesinde Hürmüz’ün hayatı kurtuldu.
Bir müddet sonra O da Müslüman oldu. Bunun üzerine Hazret-i Ömer, eski “Can düşmanına” bile maaş bağladı. Çünkü “İslâm Adaleti” bunu gerektiriyordu.
Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.
Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.