LutfenBekleyin
Din kitaplarında yazıyor ki, kadın çamaşır yıkamaya, yemek pişirmeye ve hattâ çocuğuna bakmaya mecbur değildir. Mecbur olmadığı işlerde onu, çamaşırcı, aşçı, hizmetçi gibi kullanmaya kimsenin hakkı yoktur.
Yeryüzünde dört dörtlük kadın olmaz. Hepsinin iyi yönü olduğu gibi, kötü yönü de olabilir. Bir atasözü var. (Elin karısı ele kız, elin tavuğu ele kaz görünür) derler. Kadından çok şey beklemek, dini bilmemenin alametidir. Bir hadîs-i şerîf meâli:
(Kadın doğrultmaya çalışılırken, kırılabilir. Kırılması boşanması demektir.)[Buhârî]
Kur’ân-ı kerîmde, insana gelen musibetlerin, günâhları sebebiyle geldiği bildiriliyor. Fudayl bin İyad hazretleri, (Eşim huysuzluk yapınca, dine aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o şeye tevbe edince, eşimin huysuzluğu da giderdi. Böylece, tevbemin kabul edildiğini de anlardım) buyurdu. O hâlde Müslüman erkek, eşiyle iyi geçinir. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Allah’ın emanetine yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]
Şu hâlde kimin emaneti olduğunu düşünmeli, Allah’ın emanetine hiyanet etmemeli.
Erkek hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmeli. Eşinin iyiliğini, iffetini, Allahü teâlânın büyük nimeti bilmeli. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmeli. Çünkü uygun bir kadın, büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değil, onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Yâni bir erkek, ben iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen sıkıntılara katlanması gerekir. Bir hadîs-i şerîf meâli şöyledir:
(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Eyyüb aleyhisselâm gibi mükâfatlara kavuşur.) [İmâm-ı Gazâlî]
İyi Müslüman olmak için hanımla iyi geçinmek şarttır. Çünkü Allahü teâlâ, (Onlarla iyi, güzel geçinin) buyuruyor. (Nisâ: 19)
İyi geçinme, güzel geçinmek, ne demektir? İyi erkek, sadece eşine kötülük etmeyen değil, eşinden gelen sıkıntılara da katlanandır. Eğer bir erkek, eşinden gelen sıkıntılara katlanamıyorsa, iyi biri olduğunu iddia edemez, buna hakkı da yoktur.
Mürşid-i kâmil olan büyük zâtlar, talebelerine, (Hanımını üzeni sevmeyiz. Allahü teâlâ evin içini hanıma verdi. Bir erkek evin içine ne kadar çok karışırsa, dünya ve âhirette çok sıkıntı çeker) buyururdu. İki hadîs-i şerîf meâli de şöyledir:
(Îmân yönünden en üstün mü’min, hanımına, en iyi davranandır.) [Tirmizî]
(Eşinin haklarını ifa etmeyenin namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisâ]
Erkek, eşinin yemeğine karışmaz, temizliğine karışmaz, ütüsüne, eşyaları düzenlemesine karışmaz. Onun dünyası evidir. İstediğini yapar. Yemek yapmamışsa, olsun peynir ekmek yeriz demesi gerekir. Tuzlu tuzsuz yapmışsa ses çıkarmaz. Yemek yanmışsa hiç görmemesi gerekir. Eğer erkek bunları yaparsa, kadın kocasına hayran olur, kendisi utanır, düzeltmeye çalışır. Aksine niye böyle yapıyorsun denirse, iş çığırından çıkar. Kadın zayıftır, tez üzülür, tez sevinir, çok şeyi bir anda silip atar. Bütün iyiliklerini unutur. Bunun için boşama hakkı erkeğe verilmiştir. Erkekten daha dirayetli kadın olmaz mı; elbette olur, ama istisnalar kaideyi bozmaz.
Bir kadına kaşın böyle gözün şöyle demek, yâni çirkinsin demek, öldürmekten beterdir.
Bir kadına yakın akrabası olan bir bayan, (Kocam bana esmersin, pasaklısın dedi, hiçbir zaman “Güzelsin, seni seviyorum” demedi, hep kötü yönlerimi söyledi, elin adamlarından güzel söz duyunca, ister istemez gönlüm o adamlara düştü, kocamdan soğudum) dedi. Bu durumu iyi bilen bir arkadaş, oğlunu evlendirirken, (Aman oğlum, eşinle kavga etsen, kötü söz söylesen bile, ona sen çirkinsin deme, her zaman güzel olduğunu söyle) derdi. Kızımla annesi tartışınca, kız bana, (Baba bu köylüyü nereden buldun da aldın) der. Ben de, (Ama annen güzeldi onun için) derim. Kavga biter hemen.
Bir de, daha önce başından bir evlilik geçmişse, hanım sorsa bile, eski eşten kesinlikle bahsetmemelidir. Eski eşin adını sakın evde anmamalı. Bir gün Peygamber efendimiz, vefat eden Hazret-i Hatice vâlidemizi anınca, kadınların en üstünü olan Âişe vâlidemiz bile üzüldü. O üzülünce kim üzülmez ki?
Kadın, erkek iyi geçinmek için yalan söyleyebilir. Bir hadîs-i şerîf meâli: (Erkek, eşini, eşi de, beyini idare etmek için yalan söylerse günâh olmaz.) [Müslim] İbni Erkam hazretleri, Hazret-i Ömer’e, (Eşim, beni sevmediğini söyledi. Beni sevmeyen bir kadınla birlikte yaşayamam, ayrılmak istiyorum) dedi. Hazret-i Ömer, kadına sordu:
- Kocana, seni sevmiyorum dedin mi?
- Evet dedim.
- Niçin?
- Bana sordu. Ben de yalan söyleyemedim. Yoksa burada yalana izin var mıdır?
- Elbette burada yalan söylemeye izin vardır. Bir kadın, kocasını sevmese de, onu üzmemek için, yalan söylerse günâh olmaz.
Hanımı idare etmek, onu haramdan korumak, neşelendirmek birinci vazife olmalıdır.
Evliyâ zâtlar buyuruyor ki: (Talebeye ne yapılırsa, hocasına gider. Evlada yapılan bir şey, babaya yapılmış gibidir. İyilik de kötülük de.)
O hâlde büyükleri üzmemek için saliha hanımla iyi geçinmek gerekir.
Saliha hanım, bulunmaz nimettir, Cennet nimetidir. Cennet nimetinin kıymetini bilmek, muhafaza etmek her Müslümanın vazifesi olmalı.
Çocukları kavgalı, stresli bir ortamda yetiştirmemeli. Yarının büyüğü olarak yetiştirmeli. Ivır zıvır şeylerle bu hayatı kendine, çoluk çocuğuna zehir etmemelidir. Problemli ailelerin çocuklarıyla kimse oğlunu kızını evlendirmek istemez.
Bütün sıkıntılar ölümü unutmaktan, hak ve hukuka riayet etmemekten yâni dine uymamaktan ileri gelir.
Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.
Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.